Bilgi POLEN

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Bilgilendirme


    Ruh sağlığı da mideden geçiyor (7)

    Meaktu
    Meaktu
    Admin


    Mesaj Sayısı : 124
    Kayıt tarihi : 18/09/09
    Nerden : ankara

    Ruh sağlığı da mideden geçiyor (7) Empty Ruh sağlığı da mideden geçiyor (7)

    Mesaj  Meaktu Cuma Eyl. 18, 2009 8:49 pm

    Ruh sağlığı da mideden geçiyor (7)

    Beyinde sinirler arasında iletişimi sağlayan bazı maddeler, besinlerle yapılıyor. B12 vitamini gibi besin öğeleri eksik alınırsa depresyon görülüyor. Şarap da maya hassasiyeti olanlarda depresyon nedeni. Şeker ve hamur işleri panik atak yapabiliyor

    17/12/2005


    HATİCE YAŞAR

    Depresyon, panik atak gibi birçok ruhsal hastalıktan hem korunmak hem de bu rahatsızlıkları hafif geçirmek için doğru beslenme çok önemli. İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Fakültesi'nde de dersler veren beslenme uzmanı Doç. Dr. Huriye Wetherilt, zihinsel işlevlerle beslenme arasında sıkı bir ilişki olduğunu söylüyor. Kötü beslenme tarzının depresyon başta olmak üzere pek çok rahatsızlığa neden olduğunu anlatan Wetherilt'in sorularımıza yanıtları şöyle:

    Beslenme ruhu nasıl etkiler?

    Beynimizde, sinir sistemimizde, sinirler arasında iletişimi sağlayan nörotransmiter denilen maddeler bulunur. Nörotransmiterler, besinlerde bulunan öğelerden yapılıyor. Besin öğelerinin yetersiz alınması durumunda merkezi sinir sistemi yeterince çalışmaz. Depresyonda besin öğeleri kronik olarak eksik olursa beyinsel ve zihinsel işlevler aksıyor. Ama bu besin öğeleri dengeli alınırsa hiç olmazsa depresyonun etkinliği hafifletilir.
    Panik atakta ise adrenalin hormonu etkin. Devamlı poğaça gibi hamurlu, çok şekerli, gazlı içecekler ve hazır meyve suları tüketmek zararlı. Çünkü bunlar insülin hormonunda iniş-çıkışlara neden oluyor. Bu beslenme tarzında insülin salgısı artıyor. Bu durumda böbrek üstü bezleri adrenalin salgılıyor ve fazla heyecan, panik atak oluşuyor. Kan şekeri hızlı bir şekilde düşünce de depresif durum oluşuyor.

    Nasıl Beslenme ?

    Beynimizi amino asitler besler. Depresyonda en önemli etken serotonin düzeyinin yetersiz olması. Serotoninin de ana kaynağı triptofan denilen madde. Amino asitlerden yetersiz beslenen kişilerde bu maddenin de eksik olması söz konusu. Depresyonun bir başka nedeni de adrenalinin az olmasıdır. Adrenalinin kaynağı tyrison (trizon) amino asitidir. Tyrison'dan adrenalin yapılıyor, triptofandan da serotonin yapılıyor.

    Amino asiti nelerden alabiliriz?

    Amino asitler, vücut proteinlerimizi oluşturur. Bunlar beyin hücrelerinin gelişmesi ve normal çalışması için elzem olan DNA, protein, enzim ve sinir hücreleri arası iletişimi sağlayan dopamin, serotonin, norepinefrin gibi maddelerin (nörotransmitter) ön maddeleridir. Amino asitler, yumurta, et, balık, süt, yoğurt gibi hayvansal gıdalarda beynin yararlanması için en iyi oranlarda bulunurlar. Ancak mercimek, nohut, fasulyede de vardır.
    Eğer tam buğday unundan yapılmış ekmek veya tahıl taneleriyle birlikte tüketilirlerse protein değerleri hayvansal proteininkine yaklaşır.
    Depresyon ve panik atakta nasıl beslenmek gerekiyor?
    Bu sorunları olanlar şeker, saf nişasta, kafein (çay, kahve, gazlı içecekler), alkol ve katkı maddeli besinleri çıkarmalı. Şeker, saf nişasta ve katı yağlardan arındırılmış bir diyette balık, omega 3 yağ asitleri, zeytinyağı, fındık, gerekirse doktor kontrolünde B grubu, C ve D vitaminleri, demir, çinko, selenyum ve özellikle magnezyum eklenir. Serotoninin yapımında niacin, B6 ve çinko önemli. Niacini etten, ekmekten alabiliriz. Adrenalinde de niacin, folik asit ve B12 önemli. Kurubaklagiller, fındık, badem, ceviz ve tam buğday ununda var bu maddeler.
    B12 çok önemli ve bunu ancak et, tavuk, balık, yumurta, süt, peynir gibi hayvansal besinlerden alabiliyoruz. Nüfusun yüzde 20-25'inde B12 yetersizliği var. Ayda bir-iki kez et yiyen, düzenli süt içenlerde yetersizlik olmaması gerekiyor, ama olabiliyor. Nedeni, B12 vitaminin emilimi için mideden salgılanması gereken bir maddenin yeterince salgılanmaması. Bu madde vücutta doğal olarak var, ancak bazı kişilerde salgılanmadığı için B12 vitamini vücut tarafından emilemiyor.
    B12 eksikliğinde beyin ve sinir sisteminde geri dönüşü olmayan harabiyet oluşur ve depresyona neden oluyor. Depresyonun bir nedeni de tiroid hormonunun yetersiz çalışmasıdır. Psikiyatrlara başvuran hastaların ilk önce triodine bakılmalı, ardından antidepresan verilmeli.
    Folik asit ve C vitamini de depresyonda çok önemli. C vitamini taze meyve ve özellikle yeşil yapraklı sebzelerde bulunuyor. Yine depresif hastalarda magnezyum yetersizliği olabiliyor. Depresyonlu hastalarda tablet şeklinde verilebilir. Çinko düzeyi yetersiz olursa bu da depresyona neden olabilir. Özellikle hamileler ve emzirenlerde eksiklik oluşabiliyor. Keza hamilelik sırasında ve sonrasında depresyon görülüyor. Orta yaşın üzerindekiler balıktan veya keten tohumundan omega 3 yağ asitleri almalı.
    Tüketilen balığın kültür değil denizde yaşayan balık olması önemli. Çok kilolu olmanın da getirdiği depresyonlar var. Özellikle genç kızlarda bunu görüyoruz. Hamur, şeker, turşu, sirke, şarap gibi gıdalar maya hassasiyeti olan kişilerde depresyona neden olabiliyor. Bağırsak mukozasına hasar verdikleri için vücuttan atılması gereken toksinler atılamıyor ve vücutta emilip depresyona neden olabiliyor.

    Maya hassasiyeti nasıl anlaşılır?

    Kan şekerinde düşmeler, baş ağrıları, saçlarda dökülme, tırnaklarda kırılmalar, genel bir nefes darlığı şeklinde kendini gösterebiliyor. Depresyonun kaynağında bu hassasiyet yatabilir. Yine alerjilerde aşırı histamin salgılanması depresyona neden olabiliyor. Genel olarak aldığı gıdalarda ağır metal, aflatoksinler (kırmızı pul biberde, bulgur, mısır, fıstık ve cevizde bulunan küf) depresyona neden olabilir. Çünkü sinir sistemine zarar veriyor.

    Menopozda soya fasulyesi
    Regl dönemi, doğum sonrası ve menopozda görülen depresyonlarda nasıl beslenilmeli?
    B tür depresyonlar hormon düzensizliklerine bağlıdır. Alkol, tuz, çay, kahve, kola gibi içeceklerle katı yağların sınırlanması; balık yağları B6, kalsiyum, folik asit, çinko, magnezyum ve soya fasulyesi takviyesi bu sıkıntıların giderilmesinde yararlı. Soya östrojeni, menopozda sık görülen gece terlemelerini, ateş basmalarını ve kemik yıkımını kontrol altında tutabiliyor
    Depresyondaysak nasıl beslenerek hastalığı hafifletiriz?
    Doğal, dengeli, düzenli beslenir, katkı maddeli ürünler tüketilmezse hafifletilebilir. Tam buğday unundan yapılmış ekmek, peynir, kolesterolü yoksa tereyağı da yenebilir. Tereyağının probiyotik etkisi de var. Özellikle mevsiminde bol olan sebze ve meyveler tüketilmeli. Yoğurt, süt, peynir yenmeli. B grubu vitaminler yeterince alınır, aşırı unlu, şekerli, gazlı içeceklerden uzak durulursa da depresyon hafif geçebilir. Depresif insana B grubu vitaminler, çinko ve C vitamini içeren antioksidan karışımlı tabletler önerilebilir. Burada aşırıya kaçınılmamalı fazla doz sinir harabiyetleri yapıyor. Özellikle B6 vitamini hamilelerde fazla kullanıldığında düşük yapabiliyor.

    Ailesinde depresyon olanlar riski azaltabilirler mi?

    Depresyon anne babada varsa çocukta da ciddi bir etken. Bu durumda beslenmeye dikkat edilmeli. Depresyonun önlenmesinde soya fasulyesi ve yumurtanın sarısında bulunan lesitin, colin gibi maddeler önemli. Çünkü bunlar nörotransmiterlerin ön öğeleri.


    Gülemiyorsan, öğren...
    Depresyon ve Panik Bozukluk Merkezi Yöneticisi Psikiyatr Dr. Nihat Kaya'ya göre hem depresyon hem de panik atakta yapılabilecekler var. İşte Kaya'dan 'Doğal On Altın Kural':


    Pozitif düşünce ve kararlılık.

    Doğa kanunlarına ve genel haline uyum, doğanın önemli bir parçası bilinciyle hareket etmek.

    Dengeli, düzenli beslenmenin yanı sıra biyolojik saatin sonbahar-kış bakımını gerçekleştirecek yiyecek içeceklere dikkat etmek.

    Düzenli egzersiz, hareketlilik.

    Sonbahar-kış gelmeden önce bu mevsimlerle ilgili hedefler koymak ve arkadaş grupları oluşturmak.

    Tembel, miskin, bezgin, mutsuz ve bağımlılık davranışları olan arkadaşlardan uzak durmak.

    Mizahla ilgilenmek, mutlaka gülmek, gülemiyorsak öğrenmek.

    Aile değerlerini önemsemek.

    Hangi işte olursa olsun işini önemseme, işin hakkını vermek.

    Temel insani değerlere sahip olma, kişilikli, nitelikli insan olmak.

    RADİKAL Gazetesi
    Meaktu
    Meaktu
    Admin


    Mesaj Sayısı : 124
    Kayıt tarihi : 18/09/09
    Nerden : ankara

    Ruh sağlığı da mideden geçiyor (7) Empty Şizofreni Hastalığının Diyetle Tedavisi

    Mesaj  Meaktu Cuma Eyl. 18, 2009 8:50 pm

    Şizofreni Hastalığının Diyetle Tedavisi

    (12 Mayıs 2008 tarihinde The Australian Gazetesinin Haberine Göre)



    Vücut geliştirmek isteyenlerin ve alkolün sabah bıraktığı artık etkiyi yok etmek isteyenlerin kullandıkları bir diyet vardır. Bu diyet artık şizofreni hastalığının tedavisinde de kullanılıyor.



    Sevindirici haber, Avustralyalı, ABD'li ve İsveçli araştırmacılardan geldi. N-asetil sistein (*) denilen aminoasit türevi bir maddenin alınması ile şizofreni hastalığında daha önceki tıbbi tedavilerden farklı bir başarı elde edilebiliyor.



    Melbourne Üniversitesinden, Psikiyatr Michael Berk "Bu tedavinin güvenli olduğunu ve önemli bir yan etkisinin olmadığını” söylüyor.



    Şizofreni Araştırma Enstitüsünden Psikiyatr Vaughan Carr, bu tedavinin önemini vurgularken, bu tedavinin klasik anti-psikotik tedavilerden farklı bir biyokimyasal yolla etki ettiğini söylüyor.



    Profesör Carr: "1950'li yıllarda, gerçekten etkili olan bir ilaç, bir anti-psikotiğin (yani klorpromazine) bulunmasından beri, şizofreninin ilaçla tedavisinde önemli bir gelişme olmadığını " söylüyor.



    Profesör Berk ve arkadaşlarının 84 kronik şizofreni hastası ile yaptığı çalışma US Journal Biological Psychiatry dergisinde yayınlandı. Bu çalışmaya göre günde iki gram N-asetil sistein alan hastaların negatif belirtilerde azalma oldu. Negatif belirtiler derken motivasyon kaybı, sosyal ilişkilerden kendini geri çekme, inisiyatif alma gibi negatif belirtiler anlatılıyor.



    Bu çalışma sırasında sahte N-asetil sistein kullanan hastalarda bir iyileşme olmadı. Bu çalışma sırasında hastalar her zamanki ilaç tedavilerine devam ettiler.



    Profesör Berk "Halüsinasyonlarda ve hezeyanlarda önemli bir değişiklik gözlemedik" diyor. Ama negatif belirtileri azaltarak bu tedavinin her zaman kullanılan anti-psikotik tedaviyi güçlendirdiğini söylüyor.

    Ayrıca bu tedavinin anti-psikotik ilaçların huzursuzluk ve ajitasyon gibi bazı yan etkilerini azalttığını söylüyor.



    Profesör Berk'e göre, N-asetil sistein, doğal bir anti-oksidan olan glutatyon üretiyor. Böylece DNA ve hücreye zarar veren serbest radikalleri engelliyor. Özellikle beyin böyle bir zarar görmeye karşı duyarlı bir organ.



    N-asetil sistein tedavisi uygulanıyor, çünkü beyin glutatyon bileşiklerini alamıyor.


    Profesör Berk ve arkadaşları, ABD'de ayrıca bir başka önemli hastalık olan manik-depresif (bipolar) hastalıkta da bu tedaviyi uygulamaya başladılar.



    (*)Asetilsistein, doğal bir aminoasit olan L-sisteinin N-asetillenmiş türevidir.

    ALINTI
    http://www.psikiyatrivehayat.com/sizofreni.htm
    Meaktu
    Meaktu
    Admin


    Mesaj Sayısı : 124
    Kayıt tarihi : 18/09/09
    Nerden : ankara

    Ruh sağlığı da mideden geçiyor (7) Empty Taurin

    Mesaj  Meaktu Cuma Eyl. 18, 2009 8:51 pm

    Taurin


    Taurin sülfür (kükürt) içeren vücutta metionin ve sistein amino asitlerinden üretilen bir amino asittir.Sinir sistemi,kas,beyin ve kalp sağlığı için gereklidir.

    Taurin beynin ve kalbin düzgün çalışması için çok önemli üç mineralin,potasyum,magnezyum, ve sodyumun taşınmasında görev alır.
    Nörotransmiterlerin üretimi ve beynin korunmasında rol alır.

    Bazı çalışmalar L-taurin takviyesi almanın kalp kaslarını kuvvetlendirdiğini,kan basıncını düzenlediğini,kalp hastalıklarından koruduğunu ve aritmiyi engellediğini göstermiştir.

    Taurin eksikliğinin nitrik oksit seviyesinde düşmeye,bunun da kaslara kan akışının azalmasına neden olduğu tespit edilmiş.

    Taurin yağ metabolizması ve safra için de önemlidir.Yağda çözünen vitaminlerin absorbsiyonu çin gereklidir.Kolestrol düzeyini ayarlar.

    Antioksidan özelliklere sahiptir.Gözleri güneş ışığnın neden olduğu zararlardan korur,bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.

    Sara,kalp,diyabet,alkolizm,kistik fibrozis ve Alzheimer hastalıklarında fayda sağlayabilir.

    Kaynakları:Et,balık,süt,yumurta zengin taurin kaynaklarıdır.

    ALINTI
    http://www.sifalibitkilervedogaltedavi.c...http://www.sifalibitkilervedogaltedavi.com/aminoasitler/T

    *********************************
    TAURİN

    Taurin, yarı esansiyel methiyonin ve sistinden türetilen sülfür türevi bir aminoasittir. Vücutta doğal olarak bulunur.

    Vücuttaki nörolojik fonksiyonları ve nörolojik iletişim mekanizmasını kuvvetlendirir ve düzenleyerek antioksidan özellikler gösterir. Beyin hasarından sonra vücutta taurin seviyeleri artırılır bunun nedeni nörolojik olarak koruyucu olması ve nörolojik canlandırıcı etkilere sahip olmasıdır.

    Özellikleri

    Yeni bir taurin türevi olan 2-(1-phenylethyl)-aminoethanesulfonyl-2-propylamide hydrochloride in spinal cord yaralanması olan fare modellerinde nörokoruyucu (Neuroprotector) etkileri bilimsel olarak ispatlanmıştır. Taurin, sistein ile birlikte prematür çocuklar için esansiyel amino asittir.

    Taurin alımı tip1 ve tip 2 diyabetin önlenmesinde oldukca etkilidir. Vücutta beyin ve ciğer taurin sentezinden sorumlu en önemli iki organdır. Bu organların akut ya da kronik sorunları vücuttaki taurin seviyelerini etkileyebilmektedir.

    Etkileri

    Taurin beyin ve sinir sistemindeki kalsiyum ve potasyum dengesinin düzenlenmesine yardımcı olur. Taurin merkezi sinir sisteminde anksiyete önleyici özellikler taşımaktadır. Taurin dinlenme durumundaki enerji harcama potansiyelini uyararak obezite rahatsızlığında da katkıda bulunabilmektedir. Taurin eksikliği obezite ile bir arada bulunabilmekte ve bu kısır döngü obezitenin kalıcı hale gelmesine neden olmaktadır. Taurin kardiyak aritmilerden korunmada ve serbest radikal hasarının önlenmesinde elzemdir. Taurin kemik metabolizmasını olumlu etkileyerek vücutta osteoblast üretimini artırarak özellikle parçalı olmayan kırıkların hızlı iyileşmesinde gereklidir. Antihipertansif özelliklerinden dolayı koroner risk ve enfarktüs tehlikesini azaltmaktadır. Hücre bazında koruyucu özelliklerinden dolayı vücdun hertürlü egzersize dayanım ve mukavemetini artırır.

    Pankreatit durumunda elde edilen histopatolojik bulgulara göre taurin kullanımı önemli iyileştirmeler sağlamaktadır. Özellikle çinko ile birlikte oksijensizlik durumlarına karşı nöronları korur

    http://tr.wikipedia.org/wiki/Taurin

    *********************************


    TEHLİKELİ İZİN

    09.01.2005




    "Öldürebilir" gerekçesiyle yasaklanan enerji içeceği Redbull'un satışı, AB tavsiyesiyle serbest bırakıldı. Danıştay, yürütmeyi durdurdu. Ancak, 'kanatlanan' satış hız kesmedi

    Redbull Energy içecekleriyle ilgili yönetmelik değişikliği tartışma yaratmaya devam ediyor. Bu içeceklerin Türkiye'de satışının mümkün olabilmesi için, Tarım Bakanlığı'nın 6 Mart 2002 tarihli ve 2002 / 24 no'lu "Türk Gıda Kodeksi Enerji İçecekleri Tebliği", 9 Mart 2004 tarih 2004 / 11 no'lu tebliğle değiştirildi ve kafein miktarı 150 mg/L'den 350 mg/L'ye çıkarıldı. Bunun gibi, ürünlerin bileşiminde bulunan İnositol 100 mg/L'den 200 mg/L'ye; Glukoronolakton 20 mg/L'den, 2500 mg/L'ye; TAURİN 800 mg/L'den 4000 mg/L'ye yükseltildi.

    9 Mart 2004 tarihli tebliğ yayınlanmadan önce, üniversitelerden görüş istendi. Olumsuz görüşlere rağmen Tarım Bakanlığı 9 Mart 2004 tarihli tebliğ ile kafein, inositol, glukoronolaktin ve taurin miktarlarını yükseltti.

    Olumsuz görüşler

    Prof. Dr. Mine Yurttagül (Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü): 6 Mart 2002 tarihinde yayınlanan enerji içecekleri tebliği için verdiğim görüşte, kafein, inositol, glukoronolakton ve taurin miktarlarının aynı kalması gerektiğini belirtmiştim. Çünkü, enerji içeceklerinin bileşiminde yer alan söz konusu maddelerin, birbirleriyle etkileşimleri, taurin ve glukoronolakton alımıyla ilgili tolere edilebilecek azami miktarların belirlenmesi konusunda, yeterli bilimsel çalışma olmaması yüzünden bilgi eksikliği vardır. Bu veriler çerçevesinde, söz konusu miktarların arttırılması yönünde bir değişikliği uygun görmüyorum.

    Prof. Dr. Ali Esat Karakaya (Gazi Üniversitesi Toksikoloji Ana Bilim Dalı): 6 ay içerisinde Tarım Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı'nda düzenlenen 3 ayrı komisyon toplantısına çağrılı olarak katıldım. Bu toplantılara üniversite ve araştırma kuruluşlarından gelen üyelerin tümü, limitlerin yükseltilmemesi gerektiği konusunda görüş bildirmişlerdir. Limitlerin yükseltilmesi konusundaki tek görüş, 30 Haziran 2003 tarihinde, Tarım Bakanlığı'nda yapılan toplantıya katılan, aralarında bir Avusturyalı profesörün de bulunduğu, ürününü her türlü zorlama ile Türkiye'ye sokmaya çalışan Redbull isimli üreticinin yönlendirdiği ticarî boyuttaki bir heyete aitti. Toplantının başlangıcında, ticarî boyutu olan ve aralarında yabancı bir profesörün de bulunduğu bir heyetin, egemen bir ülkenin bilimsel bir toplantısına katılmasının incitici olduğu konusunda uyarıda bulunduğumu hatırlatırım. Birbiri ardından yapılan komisyon toplantılarında, yetkililer, limitlerin yükseltilmemesi konusunda görüş birliğine varmışken, Tarım Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı'nın enerji içeceklerindeki limitleri yükselterek, yeni bir tebliğ taslağı hazırlamaları düşündürücüdür. Yönetmelik değişikliği taleplerinin dayanağı, Avrupa Birliği'nde enerji içeceklerinde kafein için 150 mg/L gibi bir limit değerinin olmaması, bunun sonucunda mevzuatımız ile AB arasında uyumsuzluk doğabileceği iddiasıdır. Bu iddia tümüyle gerçek dışıdır. Avrupa Birliği'nde, bu konuda bağlayıcı bir karar mevcut olmadığı için, AB üyesi Fransa ve Danimarka'da enerji içecekleri için, Türk mevzuatındaki gibi, kafeine, 150 mg/L değer verilmiştir. Ayrıca, taurin ve glukoronolakton maddelerinin yüksek oranda bulunması tehlike yaratabilir. Kafein, glukoronolakton, taurin, doza bağlı bioaktif ürünlerdir. Bu ürünler, adlarının yarattığı çağrışımdan dolayı sporcu içeceği olarak tanınıyor. Oysa diüretik etkileri yüzünden (sık idrara çıkma) dezidratasyona (su kaybına) yol açıyor ve sporcu içeceklerinin aksine, elektrolit dengesini düzeltici unsurlar taşımamaları sebebiyle, yoğun fiziksel aktivite gösterenler tarafından kullanılmaları durumunda, ciddi sağlık sorunları doğuruyor.

    Tarım Bakanlığı'nın görüşü internet sayfasında 9 Mart 2004 tarihli tebliğ çıkmadan önce Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı'nın internet sayfasında, Anasol-M Hükûmeti'nin Bakanı Prof. Hüsnü Yusuf Gökalp'in açıklaması yer alıyordu. Söz konusu açıklamada Gökalp çok çarpıcı sözler sarfetmişti: "Enerji içecekleri, ihtiva ettikleri taurin ve yüksek kafein miktarları nedeniyle, insan sağlığına olumsuz etkisi açısından tartışılan bir üründür. Hamile kadınlar, çocuklar ve sporcular gibi yüksek risk grubu insanlar üzerinde ve genel toplum sağlığında olumsuz etkileri tartışılan bu ürünün, özellikle alkolle birlikte alınması durumunda, ölüme kadar götürebilecek ciddi olumsuzluklar yaşanmaktadır. Hatta Fransa, Danimarka, Norveç, Kanada ve Malezya gibi bazı ülkelerde, bu ürünlerin satışının yasaklandığı bilinmektedir. Amerika Gıda Kontrol otoritesi, söz konusu ürünün alkol ile birlikte alınmaması konusunda tüketicileri uyarırken, Amerikan Diyetetik Birliği, enerji içeceklerinin, alkol ile birlikte kullanıldığında, ölüme yol açacağına işaret etmektedir."

    10'uncu Daire'nin yürütmeyi durdurma kararı Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, olumsuz görüşlere rağmen, 9 Mart 2004 tarihli tebliği çıkarttı. Bunun üzerine, Tüketici Hakları Derneği, tebliğ aleyhine yürütmenin durdurulması istemiyle dava açtı. Danıştay 10'uncu Dairesi, söz konusu tebliğin, limitlerin yükseltilmesiyle ilgili maddesinin yürütülmesinin durdurulmasına, 24 Kasım 2004 tarihinde oybirliğiyle karar verdi. Danıştay'ın 10'uncu Dairesi'nin 2004/7539 esas no'lu kararının gerekçesi şöyle: "İdare, ancak kamu yararıyla hareket edebilir. Burada, kamu yararı, gıda maddelerinin asgari hijyen, kalite kriterleri ve özelliklerinin belirlenerek, halk sağlığının korunmasıdır. Bu durum karşısında, ancak, halk sağlığı bakımından yeni bir zorunluluğun doğması halinde, yeni bir düzenleyici işlem yapılabilir. Uyuşmazlıkta ise, kamu sağlığı ve düzeni anlamında yeni hiçbir bilimsel veri ve gereklilik görülmediği halde ve halk sağlığı açısından ciddi riskler doğabileceği yönünde bilimsel görüşler bulunmasına rağmen, enerji içecekleri bileşimindeki kafein, inositol, glukoronolaktin ve taurin miktarları arttırılmıştır. Bu düzenlemenin kamu yararına uygun olmadığı açıktır. Halk sağlığı açısından tedbirli davranarak, daha aşağı limitlerin belirlenmesi mümkün iken, Avrupa Komisyonu Sağlık ve Tüketici Hakları Genel Müdürlüğü Gıda Bilim Komitesi'nin tavsiye niteliğindeki görüşü ile, Codex Alimentarius Komisyonu'nca belirlenen azami limitler olduğu gibi kabul edilmiştir."

    ALINTI
    http://www.turkeyforum.com/satforum/arch...http://www.turkeyforum.com/satforum/archive/index.php/t-
    Meaktu
    Meaktu
    Admin


    Mesaj Sayısı : 124
    Kayıt tarihi : 18/09/09
    Nerden : ankara

    Ruh sağlığı da mideden geçiyor (7) Empty SİNÜZİT tedavisinde kullanılan asetil sistein isimli amino asitin...

    Mesaj  Meaktu Cuma Eyl. 18, 2009 8:53 pm

    SİNÜZİT tedavisinde kullanılan asetil sistein isimli amino asitin...

    obsesif-kompulsif bozukluk, bipolar bozukluk ve şizofreni,obsesif-kompulsif bozukluk , trikotilomani yani saç yolma hastalıklarındada olumlu sonuçlar verdiğini yazıyor

    .................
    Şu anda hiçbir FDA durum için tedavi onaylanmış, ancak yeni bir çalışmaya dayanarak, amino asitler anahtarı olabilir. Researchers conducted a study that lasted for 12 weeks, involved 45 women and five men ranging in age from 18-65, who regularly pull their hair. Araştırmacılar, 12 hafta süren bir çalışma, katılan 45 kadın ve beş erkek yaş 18-65, dan düzenli olarak saçlarını çekin kadar yürüttü. The trial was a double-blind controlled trial, with half of the group receiving 1200 mg of N-Acetylcysteine daily for six weeks, and then an increased dosage of 2,400 mg daily for the remaining 6 weeks, the other half of the participants were given a placebo treatment for the full 12 weeks. Deneme çift kör kontrollü deneme, grup N 1200 mg-Asetilsistein altı hafta boyunca her gün, alıcı yarısı ve sonra 2.400 mg artan bir doz kalan 6 hafta boyunca her gün, katılımcıların diğer yarısı verildi tam 12 hafta boyunca plasebo tedavisi. At the end of the 12-week trial, 56 percent of the group receiving the amino acids reported feeling much better and 16 percent of the placebo group reported less tendencies to pull their hair. 12 sonunda haftalık deneme, grup amino asit alma yüzde 56 kadar ve plasebo grubunun yüzde 16 daha iyi saç çekmek için daha az eğilimleri rapor duygu bildirdi. Amino acids have previously proven to have positive results in treating obsessive-compulsive disorder, bipolar disorder and schizophrenia, and it is sold in a nasal spray formula used to treat mucus buildup and other uses. Amino asitler daha önce obsesif-kompulsif bozukluk, bipolar bozukluk ve şizofreni tedavisinde olumlu sonuçlar ve kanıtlanmış bir nazal sprey formülü mukus artışı ve diğer anlamları tedavisinde kullanılan satılır. Eventually we may see a formula specific to obsessive-compulsive disorders, but more testing is needed. Sonunda bir formül obsesif-kompulsif bozukluk özgü, ama görebilirsiniz daha test gereklidir.

    ALINTI
    http://translate.google.com.tr/translate...http://translate.google.com.tr/translate?hl=tr&sl=en&u=http://www.healthnews.com/&ei=A-yYSq2mI9OOsAbJ4eGiBw&sa=X&oi=translate&resnum=1&ct=result&prev=/search%3Fq%3Dwww.healthnews.ws%26hl%3Dtr%26rlz%3D

      Forum Saati Perş. Mayıs 16, 2024 5:51 pm