Bilgi POLEN

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Bilgilendirme


    KALP HASTALARININ İDRARINDA "SERETONİN"

    Meaktu
    Meaktu
    Admin


    Mesaj Sayısı : 124
    Kayıt tarihi : 18/09/09
    Nerden : ankara

    KALP HASTALARININ İDRARINDA "SERETONİN" Empty KALP HASTALARININ İDRARINDA "SERETONİN"

    Mesaj  Meaktu Ptsi Eyl. 21, 2009 9:40 pm

    KALP HASTALARININ İDRARINDA "SERETONİN"

    KALP HASTALARININ İDRARINDA "SERETONİN"

    --------------------------------------------------------------------------------


    Gaziantep Üniversitesi (GAZÜ) Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necat Yılmaz, "mutluluk hormonu" olarak bilinen seretoninin kalp hastalığı bulunan kişilerde normal insanların iki misli oranda idrar yolu ile atıldığını tespit ettiklerini söyledi
    10.12.2007 16:18




    Prof. Dr. Yılmaz, kalp hastalıklarının temel mekanizmalarını araştırmaya yönelik bir deney yaptıklarını belirterek, "Yaptığımız çalışma sonucunda Koroner Arter Hastalığı olan orta yaş grubu hastaların idrarlarında, aynı yaş grubu fakat koroner arter hastalığı olmayan sağlıklı insanlardan, iki kat daha fazla serotoninin idrar yolu ile atıldığını bulduk " dedi.

    Seretoninin kalp hastalarında diğer insanlara göre daha fazla oranda idrarla atılmasının metabolizmayı bozduğuna dikkati çekerek, bu hastaların, serotonin içeren mandalina, portakal, domates, süt, hindi eti ve çikolata gibi yiyecekleri daha çok tüketmelerini önerdi.

    Yılmaz, kalp krizinde yaş, cinsiyet ve genetik yatkınlık gibi faktörlerin değiştirilemeyeceğini ancak, kolesterol düzeyinin düşürülmesi, hipertansiyon, diyabet tedavisi, obezitenin önlenmesi, homosistein azaltılması, enfeksiyon tedavisi, sigaranın yasaklanması gibi etkenlerle kalp hastalığı riskinin azaltılabildiğini belirtti.

    Kalp hastalığı bulunan kişilerde, ruhi depresyon, kaygı durumu, düşmanlık duygusu ve sosyal yalnızlık gibi sosyal sorunların bulunduğunu ifade eden Yılmaz, bu tür kişilerde kalp krizi riskinin de yüksek olduğunu açıkladı.

    Yılmaz, evlilik, dindarlık, evcil hayvan sahipliği gibi sosyal bağlantı biçimlerinin kalp hastalığı riskini azalttığını bildirdi.

    A.A
    Meaktu
    Meaktu
    Admin


    Mesaj Sayısı : 124
    Kayıt tarihi : 18/09/09
    Nerden : ankara

    KALP HASTALARININ İDRARINDA "SERETONİN" Empty BALIK VE DEPRESYON

    Mesaj  Meaktu Ptsi Eyl. 21, 2009 9:41 pm

    BALIK VE DEPRESYON


    Yapılan araştırma sonuçlarına göre omega 3 açısından zengin balıkların tüketimi depresyon belirtilerini azaltıyor ve mutluluk hormonu olarak bilinen seratonin hormonunun üretimini artırıyor...



    Hamile kadınların doğum öncesi ve sonrası olası depresyon riskini önlemelerinin yolu, omega 3 içeren balık yemekten geçiyor.


    Britanyalı araştırmacıların 11 bin 721 kadın üzerinde yürüttüğü bir çalışmanın sonucuna göre, hamile kadınlar gebelikleri sırasında ne kadar çok omega 3 yağ asiti tüketirse, hamilelik süresince ve doğumdan sekiz ay sonraya kadar gösterdikleri depresyon belirtileri de o kadar düşüyor.


    Omega 3 asitleri en çok deniz ürünleri ve aynı değerde besin içeren destekleyici ilaçlarda bulunuyor. Her ne kadar hamile kadınların, içerdiği civa nedeniyle balık tüketmesi sakıncalı bulunsa da, ton balığı, sardalya, som balığı ve ringa balıklarının hem omega 3 açısından zengin hem de civa açısından daha az riskli olduğu açıklandı.


    Haftada iki-üç kez yenebilir


    Çalışmayı yürüten Dr. Joseph R. Hibbeln, haftada iki ya da üç kez yenecek, toplam 340 gram kadar balığın hamile kadınlar için uygun miktar olduğunu söyledi.


    Beynin yapıtaşları olarak görülen omega 3 asitleri, depresyonu engelleyen seretonin adlı kimyasalın üretimine destek oluyor. Omega 3 bu açıdan sadece hamile kadınlarda değil, depresyon geçiren herkes üzerinde etkili kabul ediliyor.
    Meaktu
    Meaktu
    Admin


    Mesaj Sayısı : 124
    Kayıt tarihi : 18/09/09
    Nerden : ankara

    KALP HASTALARININ İDRARINDA "SERETONİN" Empty Ruh halimiz hormonlardan sorulur!

    Mesaj  Meaktu Ptsi Eyl. 21, 2009 9:44 pm

    SAĞLIK


    Ruh halimiz hormonlardan sorulur!

    Bulutların üzerinde uçmak veya karanlık bir girdabın içinde sıkışıp kalmak... Hormonlar ruh halimizi belirlemek gibi önemli bir göreve sahipler. Kimyamızda herhangi bir bozukluk olmadığı sürece de fonksiyonlarını aksatmadan sürdürüyorlar. Fakat, bizim de onlara yardım etmemiz gerekiyor..




    Sabah güçlü bir koşu programının üstesinden nasıl geldiğinizi düşündünüz mü hiç? Veya, aşık olduğunuzda sanki bulutların üzerinde süzülüyormuş hissine nasıl kapıldığınızı? Ruh halimiz her zaman böyle pozitif olmuyor elbette. Örneğin korktuğumuzda kalp atışlarımız hızla çarpmaya başlıyor, kaslarımız geriliyor ve tüm bedenimiz kaskatı kesiliyor. İşte beynimiz, tüm bunları biyo kimyasal bir reaksiyon oluşturarak başarıyor. Merak, özlem, uyum, mutluluk, heyecan gibi pek çok duyguyu tatmamızı sağlayan bu kimyasallar 'nörotransmitter' olarak tanımlanıyor. Günümüzde bu kimyasalların 60’ından fazlası tanınıyor ve her geçen gün alt açılımları keşfediliyor. Genellikle vücudumuz tarafından üretilen bu “doping” maddelerinin bazıları hipofiz bezinde, bazıları ise böbreküstü bezlerinde üretiliyor ve ihtiyaç duyulduğunda salgılanmaya başlıyor. Bu nörotransmitterler sayesinde sizi tehdit eden pek çok zor durumdan kurtulabilir, kendinizi iyi hissedebilirsiniz.

    DOPAMİN KEYİFLENDİRİR
    Ruh halinin sıfırı tüketmesi, dopamin eksikliğinin kesin bir göstergesini oluşturuyor. Dopamin, çok fonksiyonlu bir beyin nörotransmitteri olarak nitelendiriliyor. Nöroloji uzmanları, bu madde olmadan elimizi bile kıpırdatamayacağımıza dikkat çekiyor. Çünkü bu madde herhangi bir şeyi yapabilmemiz için bize motivasyon sağlıyor. Ayrıca aktiviteler sırasında kendimizi iyi hissetmemizde de önemli bir rol üstleniyor.
    Ne zaman ihtiyaç duyarsınız?
    Kendimizi önemsiz ve yararsız hissettiğimiz dönemlerde, bir şeyi başarmadaki güven eksikliği ve hafif konsantrasyon ve hafıza sorunlarında gerekli. Bir şeyleri yapma istediğinizin ve enerjinizin az olduğu dönemlerde dopamine ihtiyaç duyuyoruz.
    Şunları yapabilirsiniz:
    Dopamin düzeyini yükseltmenizin en basit yolu hareket etmek. Aklınızda bulunsun, spor yapmadığınızda dopaminin salgılanmasını birebir engellemiş oluyorsunuz. Seks de bu nörotransmitterin üretimini harekete geçiriyor. Bunun için yağlı deniz balığı veya fındık, fıstık yemenizde fayda var. Bu besinlerin içerdikleri omega 3 yağ asitleri, dopamin üretimi için vazgeçilmez bir madde. Buna karşılık fast food beslenme dopaminin salgılanmasını azaltan etkiye sahip. Son araştırmalara göre de ginko, dopamin düzeyini hatırı sayılır derecede yükseltiyor. Bu da hatırlama ve öğrenme yeteneğinizi geliştiriyor. Uzmanlar, akşamları erken uyumaya özen göstermeniz gerektiğini söylüyorlar, çünkü dopamin geceyarısından iki saat önceki dönemde en yüksek düzeyde salgılanıyor.

    NEŞENİN KAYNAĞI: SEROTONİN
    Serotonin mutluluk hormonu olarak nitelendiriliyor. Beyinde serotonin kimyasalı salındığında kan damarları kasılarak daralıyor; serotonin düzeyi düştükçe genişliyor. Serotonin uykuyu, seksüel enerjiyi, ruh halini, ani ve aşırı isteklerle iştahı düzenliyor. Düşük serotonin miktarı, sinirli, huzursuz ve depresif ruh hallerine neden olabiliyor. Mide ve bağırsak bölgesindeki kas sisteminin hareketlerini yönetiyor, ağrı algılama sisteminizi düzenliyor ve dinlendirici bir uyku sağlıyor. Serotonin düzeyi düştüğünde ise keyfiniz ve genel ruh haliniz kaybolup, gidiyor.
    Ne zaman ihtiyaç duyarsınız?
    Ruhsal olarak dibe vurduğunuzda, depresif ruh hallerinde, özgüven eksikliğinde, çok fazla strese girdiğinizde serotonine ihtiyacınız oluyor. Herhangi bir belirti vermeyen mide bağırsak rahatsızlıklarında, örneğin ülserde, ağrı eşiğiniz düştüğünde ve migren ataklarında serotonine ihtiyacınız oluyor.
    Şunları yapabilirsiniz: Doğru olan besinleri tüketmek kaydıyla düzenli yemek yemelisiniz. Serotonin üretimi beslenme yoluyla etkilenebilen tek nörotansmitter. O, beyin hücrelerindeki Tryptophan adlı protein tarafından oluşturuluyor. Örneğin çikolata ve muzda bu madde bolca bulunuyor. Yağ ve şeker de tryptophan miktarının artmasını sağlıyor. Tatlılara karşı şiddetli açlık duygunuzu serotonin düzeyinin azlığına dikkat çeken bir işaret olarak algılayabilirsiniz. Spor yaparken dikkat edin: Kadınlarda çok fazla güç harcamayı gerektiren sporlar, serotoninin serbest bırakılmasını azaltıyor. Aynı şekilde stres ve huzursuzluk da. Bunun aksine rahatladığınız zaman serotonin üretimi düzene giriyor.

    Vücudumuz için diğer önemli temel hormonlar Formsante’nin 2007 mart sayısında...

      Forum Saati Perş. Mayıs 16, 2024 5:07 pm